16 Aralık 2010 Perşembe

El Secreto de sus Ojos







Yönetmen : Juan Jose Campanella
Oyuncular : Soledad Villamil ,Ricardo Darin
Yıl : 2009
Maliyet :2 milyon$
Hasılat :34 milyon$
En iyi yabancı film oscarı


FİLME DAİR


(Gözlerindeki Sır)


21 Haziran 1974 Ricardo Morales'in Liliana Colotto ile kahvaltı yaptıkları son gündü.
O sabahı kalan ömrü boyunca bütün ayrıntılarıyla hatırlayacaktı.
İlk tatilleri için yaptıkları planı. Öksürüğünü kesmesi için içtiği limonlu çayı...
İçine her zamanki gibi yarım küp şeker atışını...
İlk ve son kez tattığı o nefis üzüm reçelini...
Geceliğindeki çiçek desenlerini ve özellikle de gülüşünü...
Gündoğumu kadar güzel bir gülüştü.
Gün ışığı sol yanağıyla harman oluyordu...



irene :Benjamin.
Esposito :Evet?
irene :Ne zaman benimle konuşacaksın?
Esposito :Her gün konuşuyoruz ya!
irene :Erişilmez biri değilim.Başka dünyadan da gelmedim.
Esposito :Keşke öyle olsaydın...



Esposito: Üç saattir o gelince (irene) güzel bir şey söylemek için bekliyorum ama o gelince olmuyor. Sen nasıl yapabiliyorsun?
Sandoval: Çünkü ben aşık değilim .




irene : Adamın Jujuy'dan ayrıldığı zamanı anlatan kısım.
Esposito:Evet, nesi var?
irene :Dünyası yıkılmış gibi ağlaması,kadının peronda hayallerinin erkeğinin ardından koşuşu,tren camının üzerinden ellerini birleştirmeleri...
Esposito:Öyle olmuştu.
irene :Kadının ağlaması ve itiraf etme cesaretini hiç gösteremediği aşkını ilan etmek için peronda koşarken neredeyse raylara düşüşü...
Esposito:Evet, öyle olmuştu.Yalan mı?
irene :Eğer öyle olduysa neden beni de yanına almadın...




Şimdi şunu anlamak istiyorum.
İnsan hayatı nasıl böyle boş yaşayabiliyor?
Koca bir hayatı boş işlerle tüketmeyi nasıl beceriyoruz?
Bunu nasıl yapıyoruz?



Bir erkek her şeyini değiştirebilir. Yüzünü, evini, ailesini kız arkadaşını, dinini, tanrısını...
Yine de değiştiremeyeceği bir şey var, Benjamin.
Tutkularını değiştiremez...




Müebbet yer demiştin.


P.S teAmo

20 Ekim 2010 Çarşamba

I Am Sam




Yönetmen : Jessie Nelson
Oyuncular : Sean Penn,Michelle Pfeiffer,Dakota Fanning
Yıl : 2001
Maliyet :22 milyon$
Hasılat :98 milyon$
1 oscar adaylığı


FİLME DAİR

(Benim Adım Sam)


- Adı ne?
Göklerdeki elmaslarla birlikte Lucy
Lucy Diamond Dawson.




Kayıtlarınız gösteriyor ki zekanız 7 yaşında bir çocuğun civarında.
Endişemiz Lucy, 8 yaşına basınca ne olacağı.




Baba, neden adamlar keldir?
- Bazen keldirler çünkü kafaları parlaktır ve saçları yoktur.

Baba, yalnızca kızlar mı yalnızdır
yoksa yalnız erkekler de var mıdır? Ve varsa,onlara ne denir?
- Onlara "Beatles" denir.




Bir oğlunuz var. Rita Rothman Glenn Harrison Williams.
Eğer onu sizden alırlarsa Robert söylediğini yapar ve çok hızlı konuşan, dört isimli bir avukatı tutar mıydınız?



Duyduğuma göre 7 yaşına basmışsın.
Çok heyecan verici olmalı.
- Herkes yaşlanıyor.Sıradan bir şey



Geçen gece sana mektup yazıyordum.
Sonra kelimeler uzadıkça uzadı.Ve şöyle dedim.
"Sevgili Lucy, özür dilerim duygularını incitmiş olabilirim.
Ve bütün bu zaman içinde hep seni düşünüyordum.
Evdeki Lucy'yi.Okuldaki Lucy'yi.
Ve gökyüzündeki Lucy'ye kucak dolusu öpücükler, Baban.
Not: Seni seviyorum. Tıpkı şarkıda olduğu gibi.
Not: Seni şarkıdaymış gibi seviyorum."



Sam:You've grown.
Lucy: Have I?
Sam: Yeah, 'cause your ears are bigger and your eyes are older.




P.S All you need is love.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Children Of Men



Yönetmen : Alfonso Cuaron
Oyuncular : Clive Owen,Julianne Moore
Yıl : 2006
Maliyet :76 milyon$
Hasılat :70 milyon$
3 oscar adaylığı


FİLME DAİR

(Son Umut)


Diego Ricardo, gezegenin en genç insanı 18 yıl, 4 ay, 20 gün, 16 saat, 8 dakika yaşadı. Diego Ricardo, hayatı boyunca insanlığın maruz kaldığı 18 yıllık kısırlığın ve dünyamıza etkilerinin trajik bir anısı olarak kaldı.



- Doğum gününde ne yaptın?
- Hiçbir şey.
- Haydi ama, bir şey yapmış olmalısın.
- Hayır, her gün ne yapıyorsam aynısını yaptım.
Kalktım, kendimi iğrenç hissettim.
İşe gittim, iğrenç hissettim.



Julian ve Theo milyonlarca protestocunun arasında kaderin bir cilvesiyle karşılaştılar.
Elbette inandıkları şey için oradaydılar.
Dünyayı değiştirmek istiyorlardı ve inançları onları beraber tuttu.
Aslında her şey, inançla kader arasındaki kozmik savaştan ibaret.




Kısırlığa çare bulmuş olsalar bile, bu bir şeyi değiştirmez.
Artık çok geç. Dünya berbat durumda.
Biliyor musun...
Esasen, kısırlık ortaya çıkmadan önce de çok geçti...



Oyun bahçelerindeki sesler susunca umutsuzluk çöktü.
Çocukların sesleri olmadan,dünya ne garip bir yer.




Bir çocuğun ağlaması bir savaşı durdurabilir mi?



Biraz da nostaljiye ne dersiniz. şimdi 2003'lerden bir şarkı geliyor. insanların geleceklerinin olmadığını görmeyi reddettiği o güzel günlerden...


P.S Hayatın kendine göre seçimleri varsa neden uğraşıyoruz?

22 Haziran 2010 Salı

Lord of War




Yönetmen : Andrew Niccol
Oyuncular : Nicolas Cage,Jared Leto,Bridget Moynahan
Yıl : 2005
Maliyet :42 milyon$
Hasılat :72,5 milyon$


FİLME DAİR

(Savaş Tanrısı)


"There are two types of tragedies in life. One is not getting what you want, the other is getting it..."
Hayatta iki tip trajedi vardır. Biri istediğine sahip olamamak diğeri sahip olmaktır.



"There are over 550 million firearms in worldwide circulation. That's one firearm for every twelve people on the planet. The only question is: How do we arm the other 11?"
Şu anda Dünyada dolaşan 550 milyon ateşli silah var. Bu da her 12 kişiden birinin silahlı olduğunu gösterir. Şimdi sorulması gereken: Geri kalan 11 kişiyi nasıl silahlandırabiliriz?



Dünya kime miras kalacak biliyor musunuz? Silah tacirlerine.
Çünkü başka herkes birbirini öldürmekle meşgul.
Hayatta kalmanın sırrı bu.




Soğuk savaşın sonundan beri Kalaşnikof
Rusların en büyük ihracat maddesi olmuştur.
Ardından votka, havyar ve intihar eğilimli yazarlar gelir...




Duvar yıkıldıktan sonra sadece Ukrayna'dan
otuz iki milyar dolar değerinde silah çalındı ve başkalarına satıldı.




Dil öğrenmeye yatkınımdır,ama kısa süre içinde en iyi konuşanın
dolarlar,dinarlar, drahmiler, rubleler, rupiler ve elbette sterlinler olduğunu öğrendim...

Kaç araba satıcısı işinden bahsetmeyi sever? Ha?
Kaç sigara satıcısı?
Her iki ürün de her yıl benim işimden çok insan öldürüyor.
En azından benimkinin,bir emniyeti var.



Hayallerindeki kadınla birlikte olmanın şöyle bir sakıncası vardır: gerçeğe dönme eğilimindedirler..




Gerçekten günümüzde yaşayan ve kendilerine lider diyen en iğrenç ve acımasız insanlarla çok yakın ilişkilerim var. Ama o adamların bazıları senin düşmanlarının düşmanlarıdır. Ve dünyadaki en büyük silah taciriysen, ki kendisi patronun olan Birleşik Devletler başkanıdır ve kendisi her gün benim bir yılda yaptığımdan daha fazla satış yapar, bazen silah üzerinde parmak izinin bulunması utanç verici olur. Bazen silah satmanın hoş olmayacağı güçlere silah satarken benim gibi serbest çalışan kişilere ihtiyaç duyarlar. Yani sen bana kötü diyorsun dostum ama, ben gerekli bir kötüyüm.



"İnsanın çok kızdığında ve çok zevk aldığında ana diline dönmesi gerçekten gariptir…"
"Bir silah kaçakçısı için barıştan daha pahalı bir şey yoktur."
"En başarılı ilişkilerden bazıları yalan ve aldatma üstüne kurulur."
"Kurşunlar oylardan daha çabuk hükûmet değiştirir."

P.S " Never go to war,especially with yourself " Asla savaşa girme,Özellikle de kendinle...

19 Haziran 2010 Cumartesi

21 Grams




Yönetmen : Alejandro Gonzalez Inarritu
Oyuncular : Sean Penn,Naomi Watts ,Benicio Del Toro
Yıl : 2003
Maliyet :20 milyon$
Hasılat :60 milyon$
2 oscar adaylığı

FİLME DAİR

(21 Gram)

How many lives do we live? How many times do we die?
Kaç hayat yaşarız?Kaç kez ölürüz?



- Annen öldüğünde, üstesinden gelemeyeceğimi düşünmüştüm.
Tüm dünya üzerime yıkılmış ve bir daha asla kalkamayacakmış gibi hissetmiştim.
Ama hayat devam ediyor, tatlım.
-Annem öldüğünde ne düşünmüştüm biliyor musun?
İnsanlarla yeniden nasıl konuşabildiğini anlayamamıştım.
Eskisi gibi nasıl gülebildiğini.
Bizimle nasıl oynayabildiğine anlam verememiştim.
Hayır hayır, bu bir yalan.
Hayat devam etmiyor...




"Life has to go on Jack. With or without God."
Hayat devam etmeli, Jack. Tanrı olsa da, olmasa da...




Doctor: Peki. Sana karşı açık sözlü olacağım, Paul.
Taşıdığın kalp yakında pes edecek.Başka bir kalp bulana kadar hastanede kalman gerekiyor.
Paul: Benden yeni bir kalp beklememi istiyorsun.
Doctor: Başka seçeneğimiz yok.
Paul:Bunu yapamam. O odada kapanıp başka birinin daha ölmesini bekleyemem.
Yapamam. Bekleyemem.
Doctor:Kalp yetmezliği tehlikesiyle karşı karşıyasın, Paul.
Düşündüğünden çok daha erken ölebilirsin.
Paul:Sana bir şey soracağım. Ve bana dürüst olmanı istiyorum. Olur mu?
Hastaneye yatarsam kurtulacak mıyım?
Doctor:Bunu garanti edemem.Ama hastaneye geri dönmezsen kendini korkunç bir ölüme mahkum etmiş olacaksın.Kalbin çalışmayacak.Oksijensiz kalıp öleceksin.
Bu berbat bir ölüm şekli, Paul. Hayal edemeyeceğin kadar berbat.
En azından burada sana yardım edebiliriz...
Paul:Daha iyi ölmeme yardım edebilirsiniz.
Söylediğin şey bu. Daha iyi ölmeme yardım edebilirsiniz.



Geçmiş, Atlantik Okyanusu gibidir. Geçmişte kötü niyetli biriyken aldığım kararlar var ya,beni yansıtan onlar işte. Aynam onlar. Sonuçlarını tek başıma yaşamalıyım. Onları silip atamam. Onları Kimse silemez...



Kaç hayat yaşarız?
Kaç kez ölürüz?
Ölüm anında hepimizin 21 gram kaybettiğimizi söylerler.
21 grama kaç yaşam sığar?
Ne kadarı kaybolur?
21 gram ne zaman kaybolur?
Ne kadarı onunla gider?
Geriye ne kadarı kalır?
Geriye ne kadarı kalır?
21 gram...
Beş madeni paranın ağırlığı.
Bir kuşun ağırlığı.
Bir çikolata parçasının.
21 gram ne kadar ağırdır?





"Tanrı, saçının bir telinin kımıldayışını bile bilir."
"Birisi yanağına tokat atarsa, ona diğer yanağını da çevir."



P.S Bu kalbe nasıl sahip olduğumu bilmek bana çok acı veriyor…

12 Haziran 2010 Cumartesi

Stranger Than Fiction




Yönetmen : Marc Forster
Oyuncular : Will Ferrell,Maggie Gyllenhaal,Emma Thompson
Yıl : 2006
Maliyet :38 milyon$
Hasılat :54 milyon$


FİLME DAİR

(Lütfen Beni Öldürme)


“Truth is stranger than fiction”
Gerçekte olanlar bazen insanın hayal edebileceklerinden, kurgulayabileceklerinden bile daha gariptir...




Bu, Harold Crick adında bir adamın hikâyesidir Ve onun kol saatinin…




- Korkarım ki tarifleriniz bana, şizofreni olduğunuzu işaret ediyor.
- Hayır, hayır. Bu şizofreni değil. Sadece kafamda dolaşan bir ses bu.
Yani, bana yapacağım şeyleri söyleyen bir ses değil.Bana önceden yapmış olduğum şeyleri söylüyor.
Tamı tamına doğru ve çok da ağdalı bir dille.
- Bay Crick, sizinle konuşan bir ses olduğunu söylüyorsunuz.
- Hayır, benimle konuşmuyor. Beni anlatıyor.Kendi hayatımın bir baş rol oyuncusu gibiyim.
Ama sorun şu ki, bu ses gelip gidiyor. Sanki hikâyenin bana anlatılmayan başka kısımları var ve iş işten geçmeden benim bu kısımları öğrenmem gerekiyormuş gibi.



"Her hikâyenin yüzüne baktığında belli başlı iki anlam görürsün:
Biri hayatın devam ettiği, diğeri ölümün kaçınılmaz olduğudur.
Trajedi seni öldürür,
Komedi ise evlendirir.



Harold, bir gün öleceksin.
Bir gün.
Bir bankta kâlp krizinden,
Boğazında şeker kalarak.
Ya da tatildeyken kaptığın bir hastalık yüzünden.
Ama öleceksin. Her halükârda öleceksin.
Birinden kaçsan,bir başkası seni bulacak.
Ve seni temin ederim ki bu ölüm, ne onun yazdığı kadar şiirsel...
Ne de o kadar mânidar olacak. Üzgünüm
ama tüm tragedyaların tabiatı böyle Harold.
Kahraman ölür, ancak hikâye sonsuza dek yaşar…



Bazen kendimizi korku ve çaresizlik, sıradanlık ve kargaşa, umutsuzluk ve
trajedi içinde kaybederiz…



-Hayır, neden kitabı değiştirdin?
-Bir sürü sebebi var.O'nu öldüremeyeceğimi anladım.
-Gerçek olduğu için mi?
-Çünkü, bu roman öleceğini bilmeyen bir adamı anlatıyordu.
Ve adam ölüyordu. Ama adam öleceğini bilirse ve bunun sonucu ölürse...
İsteyerek ölür, çünkü bunu önleyemeyeceğini bilir.
Yani sen böyle birini yaşatmak istemez misin?



Ne tür bir hikâyenin parçası olduğunu öğrenmenin yolu ne tür bir hikâyenin parçası
olmadığını belirlemekten geçer…



P.S Bilin bakalım trajedi ile komedi arasindaki ince cizgiye ne denir?

7 Haziran 2010 Pazartesi

Mystic River








Yönetmen : Clint Eastwood
Oyuncular : Sean Penn,Tim Robbins,Kevin Bacon
Yıl : 2003
Maliyet :30 milyon$
Hasılat :157 milyon$
6 dalda oscar adaylığı
En iyi erkek oyuncu oscarı
En iyi yardımcı erkek oscarı

FİLME DAİR

(Gizemli Nehir)

"Sometimes I think, I think all three of us got in that car…"
Bazen düşünüyorum da, o arabaya üçümüz de bindik...



Is that my daughter in there?




Cinayet nedeni olarak aşk, para ya da nefreti elersek geriye bir şey kalmıyor.



Biri yaşadıklarını unutamıyor gittikçe zayıflıyor;diğeri yaptığı,yaşadığı onca şeyi unutuyor ve krallaşıyor...



Hiç küçük bir tercihin tüm hayatını nasıl değiştirebileceğini düşündün mü?
Hitler'in annesi onu aldırmak istemiş. Fakat son anda fikir değiştirmiş.



Birine zarar verince insan kendini yalnız hissediyor…




"We bury our sins here"
"Biz günahlarımızı bu nehire gömeriz"


P.S Nehir bazı şeylerin izlerini alıp götürebilse de , kalanların Gizemi beynimizi sarıyor…